12 Haziran 2011 Pazar

KORKU

  Korkularımızın üzerine gidip asla geri adım atmamaktan bahsediyor bir arkadaşım.Ve konuyla alakalı da güzel bir vidyo eklemiş...Korkunun üzerine gidiyorsunuz, gidiyorsunuz, çarpışıyorsunuz ve korku size çarpıp geçtim derken darma duman oluyor...En büyük korkunuz toz zerreciklerine , buhara dönüşüyor..
    Bu gayet hoş, anlamlı..Psikyatride de böyle bir tedavi yöntemi vardır: Kişiyi korktuğu olayın içinde yaşatmak. Korktuğu olayın içinde yaşatmak,
 O ana götürmek, o olayı canlandırmak,hissettirmek  ve sorun yaşayan kişiden bu durumla  yüzleşmesini sağlamak, kendisini alt etmek isteyen varlığa, duruma olguya  karşı direnç  göstermesini istemek...Bu durumda yüzleşme ,  kişi yaşanacaklara  belli düzeyde hazırsa çok olumlu sonuçlar verir .

  Bu bilimsel olarak kanıtlanmış çok değerli yöntem...Lakin insanın korkuyu fiziksel ve ruhsal olarak yaşadığı öyle anlar vardır ki , ruhu darmadağın olur bedeni sanki ortadan ikiye bölünür. Bu anda zihninde  bu bölünmeyi ve dağılmayı toparlayabilmek için , kendini ayakta tutabilmek, yaşamını idame ettirebilmek , için korkusunu bastırma sorununu yok sayma yoluna başvurur bilinç altında...Bu o kadar güçlü bir bastırmadır ki yıllarca, yıllarca neyi bastırdığının farkına bile varamayabilir.O korku içten içe onu şekillendirir, yönlendirir, yönetir.Kişi anlam veremediği, onaylamadığı ya da kontrol edemediği bazı davranışalarda bulunabilir.  
   Ne zamanki artık yeter! diye isyan etmeye; bu saçmalıkların nedenini araştırmaya başalr işte o zaman uzun bir süreç sonra davranışalrının kökeninde yatanın o korku anı ve o korku olduğunu anlar. Bu beklemediği anda beklemdiği bir olayla karşılaşan kişinin anında duruma sırtını dönmesi, sonra tekrar hızla dıuruma göz atması gibi bir şeydir.
  Korku artık su yüzüne sızmaya başlamıştır.Kişi isterse bu andan itibaren  küçük adımlarla da olsa korkusunun üstüne üstüne gidebilir.Uzun vadede uzun yollar alabilir ve öyle bir an gelir ki tüm gücünü toplayarak korkuyu itip fırlatabilir ya da o korku tünelinden geçip gidebilir. İster ardına bakarak, ister bakmayarak...
   Önemli olan o korku tünelinden geçmek, kendisini paramparça eden korkusunu paramparça etmek  değil mi?

3 yorum:

  1. korkuyla başa çıkmak için kademeli yaklaşımlar tavsiye ediliyor ... insanın birden korkusuyla yüzleşmesi ruhunun yada korkusunun toz bulutu gibi dağılması şeklinde kolay bir olgu olmasa gerek .bence bedenin yaptığı yok sayma göremezden gelme yada bilinç altına itme gibi savunma pisikolojileri eğer ruh sağlığı açısından olumlu dönüt sağlıyosa bırakalım hiç su yüzüne çıkmasın ...ve yüzleşmek zorunda kalmayalım ...

    YanıtlaSil
  2. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  3. Kendini korumak için oluşturduğu katmanları, tortuları yavaş yavaş dökmesi, yolması lazım. Bu canlılığını kaybetmiş bir dokunun canlı hücrelerine ulaşmak için ona kesici ya da delici aletlerle müdahaleye benziyor. Canlı hücreye ulaşıldığı anda kanama başlar. İşte o kanama anında da temel müdahale yapılmalı korkuyla korka korka da olsa yüzleşilmeli...
    Korku , içteyse , gizli ya da açık bilgisayarımızdaki virüs gibidir. Eninde sonunda yapacağını yapar diye düşünüyorum ama psikyatristlerin bu konudaki incelemeleri nasıl sonuçlar veriyor acaba?
    Bazı korkular bizim yaşamamızı sağlar.Sakat kalma , ölme korkusu bizi trafikte kurallara uyar hale getirir. Toplumsal düzen açısından , yaşamsal güven açısından sağlıklı ve risksiz bir durumdur.
    Ya da minik yavrumuza elini ateşe uzattığında canının yanmaması için korku uyaranı olan uff, cıss sözcüklerini kullanırız. Bu yöntem annemizin margarini de olsa hala sağlıklı ve tatlı bir yöntemdir kanatimce

    YanıtlaSil