9 Haziran 2011 Perşembe

İĞDE AĞACI

İĞDE AĞACI
-Offff, anneeee, of yaa, ayağıma çööür battı!
-Uyy, soyha.!.Çoh da acıtır. Niye önüe bahmadın ki?..Çek de çıhar , çek.Çekemiyosan dur , ben çekeyim...Ganarsa iyi olur, mikrobu ahar..
İğne batsa bu gadar ağrıtmaz...

İğde ağacının dikenleridir, çööür. Çöğür'ü yöresel yazmak istedim, Çünkü İstanbul Türkçesiyle ayağınıza batan çööürü size anlatamam .O acıyı o yazılışla hissedemezsiniz..Çööürü bilmeyenler, hele iğde ağacını hiç görmemiş olan çocuklarımız ne o ağacın güzelliğini ne de o dikenin yüreklerdeki sızısını tasavvur edebilirler.
Bir yazıya acı bir çığlık ve o acıyı yaratan nesneyi anlatarak başlamak garip gelebilir belki ama hayata da gelir gelmez ağlamıyor muyuz?
Anamızın o sıcak ve güvenilir rahminden, ekmek elden su gölden yaşamından koparken tüm yaşamı özet geçen ; kısa ama meşakkatli yolculuktan dünyaya çığlıklarla merhaba demiyor muyuz? .Analarımız o çığlığı, ağlamayı duyduktan sonra derin bir oh çekerek mutluluk gözyaşları döküp ardından da derin uykulara dalmıyorlar mı?

Zeytin ağacı yaprakarını andıran iğde ağacının yaprakları tüylümsüdür gerektiğinde üzerinize geçirdiğiniz bir korumalık gibi. Çiçekleri yeryüzüne inmiş yıldızlar gibidir.. Yaşamın canlı ve pastel yönlerini sunan bu minik yıldızların bazıları sapsarı iken bazıları da daha soluk bir sarıdır. Çiçeklerin, derin bir çanaktan size göz kırptığını düşünürsünüz ki bu da yaşamın keşfedilmeyi bekleyen noktalarıdır...

Yaşamın kokusunu bilir misiniz , peki? Onu ciğerlerinize yaşamınızın herhangi bir anında , çektiniz mi? Çekmediyseniz, bir bahar sabahı iğde ağaçlı yollardan, sahillerden, ya da köy sokaklarından geçin...Ağacın kendisini göremeseniz de hafif bir rüzgarla yüzünüzü,, ruhunuzu okşayan o kokuyu ciğerlerinize çeke çeke takip edin. Yüzünüze tebessümler, çizen o kokunun, yaşam kokusunun peşine düşün. Onu arayın, bulun ve onun yaşam macerasına katılın...

Arzularımızdır o koku...
Amacımızdır arayışlarımız...
Keşiflerimizdir buluşlarımız...
Acılarımızdır çöğürlerimiz…
Gülüşlerimizdir , boyun büküşlerimizdir o çiçekler…
Açlığımız ve tokluğumuzudur meyveleri
Kısa ömürlü de olsa çiçeklerinin , her bahar aynı masalla gelişi yaşamımızın değişken sürekliliğidir...
Huzuru güvenle solurken yaz -kış sırtımızı yasladığımız dağdır onun gövdesi ...
Çocukluğumun merdivenlerindeki koşuşturmalarımdır...
Dünden bugüne bağım, Anadolu'dan Avrupa'ya açılan kapımdır iğde ağacım.

Yorum Gönder


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder