31 Ağustos 2011 Çarşamba

Fantezi Yaşam Kursu- Aylin Sökmen


 
Merhaba Aylin Hanım...
Öykünüzü bir kez okuduktan sonra düşüncelerimi sizinle paylaşmak istedim. İkinci kez tekrar okumadan yazdım çünkü o zamana kadar yazma isteğim kayboluyor. Ayrıca ilk andaki düşüncelerimi, aldığım tadı önemsiyorum... İkinci okumaları profosyonel olanların dışında kaçımız yapıyoruz ki!
İlginç bir başlangıcı var öykünün. Öyküyü okumadan baştan sona şekilsel anlamda incelediğinizde öyküyle değil de günümüzün rutin seminer programlarından biriyle karşı karşıyaymışım gibi hissettim kendimi... Okuyunca da baştan sona keyif veren, gülümseten, dudak büktüren bir akış... Günümüz insanın yalnızlığını, yaşama ayak uyduramama , kendini çözümleyememe sorunlarını gidermek için düzenlenen kişisel gelişim programlarına ironik bir gönderme yapılmış...
Kendi söküğünü dikemeyen terziler gibi anlatıcılar da aynı sorunlar basamağında yürümüşler. Sorunlarını aşamayınca kendilerine yeni iş alanı yaratmış gibi görünüyorlar. Tam da çağımıza denk düşen modern, üretimden, gelişimden ziyade zaman tüketimine neden olan seminerler.. Yaşamınızı baştan sona değiştirebileceğiniz güç elinize verilecekmiş gibi reklamı yapılan ama yaşamınızın gerçekleriyle yüzleştiğinizde hayatınızda ufak tefek değişikliklere neden olan eğitimler... Ya da ucundan kıyısından kitaplarla size anlatılan bilgiler ama asıl bilgilerin güzel paralarla pazarlandığı; ulaşamadığınız seminerler...
Bunların tiye alındığı, en basit şeylerin sorun edilerek katılımcılarla genel çalışılıp bireysel yapılandırılmaya gidilmeyen eğitimler...
Seçilen konu, anlatılış üslubu, akıcı ve hoştu ve keyifle okudum.
Metin Açyürek açlığına doydu, başka diyarlarda yeni kurbanlar mı aramaya gitti- ki muhtemelen öyledir- Sev-in Solmaz ise sevgisizlikten soldu mu, diyorsunuz - o da muhtemelen öyledir- öykünün sonunda...
Kelin ilacı olsa başına sürer atasözüyle sayfayı kapatabiliyorsunuz...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder